Eski Yunanlılar lirik terimiyle telli bir saz ve genellikle dans eşliğindeki şarkıya ayrılan şiir türünü belirtirlerdi. Şiirin eşliğinde kullanılan çalgı her zaman lyra değildir, çalgı şiirin konusuna ve tartısına göre değişir.
Lirik şiir, M.Ö. 7. ve 6. yüzyılda gelişip yayılmıştır. Bu yy.larda yerleşmecilik hareketleri sonucunda değişen ticaret ve ekonomi alanındaki koşullarla birlikte Yunanlıların toplumsal yapısı da değişmeye başlamıştır. İktidar önce monarkh ve tiranlardan aristokratlara geçmiş bunlar da ticaretle zenginleşen burjuva sınıfı karşısında güçlerini yitirmişlerdir. Atina’da da aristokrasinin iktidardan uzaklaştırılıp demokrasinin kurulduğunu görüyoruz. Böylece bireyin öne çıktığı demokratik bir hava içinde kişiler kendi kişisel ve siyasal görüşlerini şiire dökmüşler, şiir destan gibi toplumun görüşlerini dile getirmekten çok, kişinin duygularını dile getiren bir araç durumuna gelmiştir.
Lirik şiirin hız kazanmasına bir başka neden de dinsel inançlardaki bunalımdır. Homeros'un bütün tanrıları anthropomorphik idi. Yani insanlarda bulunan tüm kusurlar onlarda da bulunuyordu. Oysa yeni kuşaklar tanrıları bu kusurlardan uzak düşünüyorlar ve şiirlerinde bunu dile getiriyorlardı.
Öte yandan, Yunanistan’da yeni polisler kurulmakta ve büyük savaşlar yapılmaktadır. Devlet adamları ya da bu savaşlara katılan komutanlar görüş ve duygularını dile getirmek istedikleri zaman lirik şirden yararlanmaktadırlar; çünkü o zamanlar düz yazı henüz gelişmemiştir.
Lirik şiir mythos, masal, efsane, öykü gibi konuları ele alır. Bu bakımdan biraz destana benzese de içe dönüktür,kişiseldir. İlk olarak Hesiodos destandaki eski geleneği yıkarak kendinden söz etmiştir. 7. yüzyılda lirik şiir birdenbire insanın kişi olarak ortaya çıkmasını sağlıyor, ozan kendi duygularını dünyaya bildirecek kadar değerli buluyor. Humanizm yolunda atılan ilk adım budur.
Destanın gelişme ve yayılma merkezi İyonya'dır. Lirik şiirin yayılma merkezi olarak bir tek yer gösteremiyoruz. Ama ilk atılım İyonlarla Aiollerden gelmiştir. Aiolis’te Lesbo şerefine okunduğu bilinir. İyonlar lirik şiire en uzak iki türde şiir yazmışlardır. Elegeia ve İambos. Elegeia, flavta eşliğinde söylenen şiirdir, yarı şarkı yarı okumadır. Bir mısra heksameter, bir mısra pentameter olan sıralardan katışık bir şiir çeşitidir. Elegeia ilkin İyonya’da doğmuştur. Ele aldığı konular türlü türlüdür; savaş, yas, insan ve hayat üzerinde düşünceler vs.
İambos ise şarkı olmaktan çıkmış konuşmaya en yakın tartı ile yazılan bir şiir türüdür. Yunanlıların konuşma diline en uygun dedikleri İambos vezni halk edebiyatından gelme bir vezindir. Yaşamın kaba ve bayağı yanını ortaya koyar. İamboslar destan, dil ve vezin geleneği büsbütün kırılmış, yerine gülük konuşma diliyle yazılmış konusu çoğu zaman günlük hayattan alınmış bir şiir meydana gelmiştir.
Bu ikisinin dışında kalan lirik tek adı altında toplanır; melos monodik lirik ve koro liriği olmak üzere iki türe ayrılır. Monodik lirik tek kişinin söylediği liriktir, güçlü ve tutkulu şairlerin yarattığı monodi liriği insan ruhundaki aşırı duygululuğun eşsiz anlatımı haline geldi.
Koro liriği ise, adından da anlaşılacağı üzere, koro tarafından söylenir. Birincisinde kişinin duyguları, ikincisinde ise toplumun duyguları söz konusudur. Lirik teriminin anlamı zamanla genişleyerek eleji, yergi şiiri gibi şiir türlerini kapsadı. Öte yandan, temel unsur olan müzik İskenderiye’de M.Ö. 3. yy.'da Ptolemaios’lar devrinde ve Roma’da monodi liriğinden bütünüyle ayrıldı; koro liriği ise Horatius’un Carmen Saeculare’sinde ciddi ve tek düzenli, birkaç yüzyıl sonraki Hıristiyan ilahilerinde ise hareketli ve canlıdır.
Lirik şiir, M.Ö. 7. ve 6. yüzyılda gelişip yayılmıştır. Bu yy.larda yerleşmecilik hareketleri sonucunda değişen ticaret ve ekonomi alanındaki koşullarla birlikte Yunanlıların toplumsal yapısı da değişmeye başlamıştır. İktidar önce monarkh ve tiranlardan aristokratlara geçmiş bunlar da ticaretle zenginleşen burjuva sınıfı karşısında güçlerini yitirmişlerdir. Atina’da da aristokrasinin iktidardan uzaklaştırılıp demokrasinin kurulduğunu görüyoruz. Böylece bireyin öne çıktığı demokratik bir hava içinde kişiler kendi kişisel ve siyasal görüşlerini şiire dökmüşler, şiir destan gibi toplumun görüşlerini dile getirmekten çok, kişinin duygularını dile getiren bir araç durumuna gelmiştir.
Lirik şiirin hız kazanmasına bir başka neden de dinsel inançlardaki bunalımdır. Homeros'un bütün tanrıları anthropomorphik idi. Yani insanlarda bulunan tüm kusurlar onlarda da bulunuyordu. Oysa yeni kuşaklar tanrıları bu kusurlardan uzak düşünüyorlar ve şiirlerinde bunu dile getiriyorlardı.
Öte yandan, Yunanistan’da yeni polisler kurulmakta ve büyük savaşlar yapılmaktadır. Devlet adamları ya da bu savaşlara katılan komutanlar görüş ve duygularını dile getirmek istedikleri zaman lirik şirden yararlanmaktadırlar; çünkü o zamanlar düz yazı henüz gelişmemiştir.
Lirik şiir mythos, masal, efsane, öykü gibi konuları ele alır. Bu bakımdan biraz destana benzese de içe dönüktür,kişiseldir. İlk olarak Hesiodos destandaki eski geleneği yıkarak kendinden söz etmiştir. 7. yüzyılda lirik şiir birdenbire insanın kişi olarak ortaya çıkmasını sağlıyor, ozan kendi duygularını dünyaya bildirecek kadar değerli buluyor. Humanizm yolunda atılan ilk adım budur.
Destanın gelişme ve yayılma merkezi İyonya'dır. Lirik şiirin yayılma merkezi olarak bir tek yer gösteremiyoruz. Ama ilk atılım İyonlarla Aiollerden gelmiştir. Aiolis’te Lesbo şerefine okunduğu bilinir. İyonlar lirik şiire en uzak iki türde şiir yazmışlardır. Elegeia ve İambos. Elegeia, flavta eşliğinde söylenen şiirdir, yarı şarkı yarı okumadır. Bir mısra heksameter, bir mısra pentameter olan sıralardan katışık bir şiir çeşitidir. Elegeia ilkin İyonya’da doğmuştur. Ele aldığı konular türlü türlüdür; savaş, yas, insan ve hayat üzerinde düşünceler vs.
İambos ise şarkı olmaktan çıkmış konuşmaya en yakın tartı ile yazılan bir şiir türüdür. Yunanlıların konuşma diline en uygun dedikleri İambos vezni halk edebiyatından gelme bir vezindir. Yaşamın kaba ve bayağı yanını ortaya koyar. İamboslar destan, dil ve vezin geleneği büsbütün kırılmış, yerine gülük konuşma diliyle yazılmış konusu çoğu zaman günlük hayattan alınmış bir şiir meydana gelmiştir.
Bu ikisinin dışında kalan lirik tek adı altında toplanır; melos monodik lirik ve koro liriği olmak üzere iki türe ayrılır. Monodik lirik tek kişinin söylediği liriktir, güçlü ve tutkulu şairlerin yarattığı monodi liriği insan ruhundaki aşırı duygululuğun eşsiz anlatımı haline geldi.
Koro liriği ise, adından da anlaşılacağı üzere, koro tarafından söylenir. Birincisinde kişinin duyguları, ikincisinde ise toplumun duyguları söz konusudur. Lirik teriminin anlamı zamanla genişleyerek eleji, yergi şiiri gibi şiir türlerini kapsadı. Öte yandan, temel unsur olan müzik İskenderiye’de M.Ö. 3. yy.'da Ptolemaios’lar devrinde ve Roma’da monodi liriğinden bütünüyle ayrıldı; koro liriği ise Horatius’un Carmen Saeculare’sinde ciddi ve tek düzenli, birkaç yüzyıl sonraki Hıristiyan ilahilerinde ise hareketli ve canlıdır.