9. KONU
Bu Kasîde Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm Şânındadır
Açıklama : Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın Şânında Kaside
259. Beyit :
Yâ menba’a’l-mekârim u yâ ma’dine’l-vefâ
Yâ mecma’a’l-mahâsin u yâ mazhara’l-atâ
Açıklama : Ey cömertlikler kaynağı ve ey vefa madeni! Ey güzellikler kavşağı ve ey bağışlar aynası!
260. Beyit :
Entellezî buiste ileynâ mubeşşiran
V’ahtâreke’l-ilâhu ani’l-halki v’astafâ
Açıklama : Sen bize bir müjdeci olarak gönderildin. Allah seni halkın içinden seçti ve üsütn kıldı.
261. Beyit :
Entellezî tafaddalahu’l-kurbu ve’l-kabûl
V’ahtâreke’l-ilâhu ani’l-halki v’astafâ
Açıklama : Sen, Allah’a yakınlık ve kabul ile üstün kılındın; ululuk ve yücelikte de teksin.
262. Beyit :
Men irtecâ bilutfike mâhâbe v’entefa’
Men iktedâ bişer’ike mâdâa v’ehtedâ
Açıklama : Senin lutfunu dileyen, ümitsizliğe düşmedi ve kazançlı çıktı; şeriatına uyan, yokluğa yuvarlanmadı ve doğru yolu buldu.
263. Beyit :
Yâ avne men tefakkadehû inde şiddetin
Yâ kehfe men tehassane fi’d-darri v’eltecâ
Açıklama : Ey şiddet zamanında yardım arayanların yardımcısı! Ey sıkıntı anında sığınak arayanların barınağı!
264. Beyit :
İsî nemîresed be tu der kadr u menzilet
Ber çerh eger nihed zi ser-i iktidâr pâ
Açıklama : İsa, kudretle çarha ayak bassa da, değer ve rütbece sana erişemez.
265. Beyit :
Mi’râc yâftî tu vu ber Tûr şud Kelîm
Fark ez tu tâ Kelîm zi arzest tâ semâ
Açıklama : Sen mirac yaptın; Musa (Kelim) Tûr’a çıktı… Seninle Musa arasındaki fark, yerle gök kadardır.
266. Beyit :
Âb-ı tu bûd k’âteş-i Nemrûdrâ nişand
Rûzî ki kerde bûd der âteş Halîl câ
Açıklama : İbrahim Halilullah’ın ateşe düştüğü gün, o ateşi söndüren senin suyundu.
267. Beyit :
İkrâr-ı kâfirîst zi şer-‘i tu inhirâf
Burhân-ı gum-rehîst be gayr-i tu iktidâ
Açıklama : Senin şeriatından (yolundan) sapmak, kâfirliğin kabulüdür ve senden gayrısına uymak, yoldan çıkmanın delilidir.
268. Beyit :
Tâ munkatı’ negerded ez âsîb-i ihtilâf
Şud beste ber tu silsile-i silk-i enbiyâ
Açıklama : İhtilaf belâsı yüzünden kopmasın diye, peygamberler kuşağı zinciri sana bağlanmıştır.
269. Beyit :
Bâ enbiyâsat nisbet-i zât-ı tu çun elif
Hem ibtidâ tuî be hakîkat hem intihâ
Açıklama : Senin zâtının peygamberlere göre durumu, elif harfi gibidir; çünkü, gerçekte sen hem baş, hem sonsun.
270. Beyit :
Takdîr cuz rizâ-yı tu kârî nemîkuned
Peyveste tâat-i tu edâ mîkuned kazâ
Açıklama : Kader senin hoşnutluğunu kazanmaktan başka bir iş yapmıyor; kaza ise daima sana eğmeğe devam ediyor.
271. Beyit :
Ey âftâb-ı zâtuna her zerre bir nebî
Min şer’ ü din diyârına her zerreden ziyâ
Açıklama : Ey, zatının güneşine her zerre bir haberci olan ( ve ey ) bin şeriat ve din ülkesine her zerreden düşen ışık!
272. Beyit :
Sen gâyet-i vücûdsen ü özgeler tufeyl
Sen pâdişâh-ı mülksen ü özgeler gedâ
Açıklama : Sen, varlığın gayesinin ve senden başkaları sana muhtaç. Sen mülkün padişahısın ve senden gayrılar ise dilencidir.
273. Beyit :
Cârûb-i gerd-i reh-güzerün bâl-i Cebreîl
Tâk-ı revâk-ı dergehün eyvân-ı Kibriyâ
Açıklama : Yolunun tozunun süpürgesi, Cebrail’in kanadıdır. Dergahımın çardağının kubbesi, Allah’ın yüce arşıdır.
274. Beyit :
Dârü’ş-şifâ-yı haşrde bîmâr-ı ma’siyet
Şehd-i şefâatünden umar şerbet-i şifâ
Açıklama : Günah hastaları, mahşer hastanesinde senin şefaatinin balından şifa şerbeti umarlar.
275. Beyit :
Ey çâr-yâr-ı kâmilün a’yân-ı mülk-i dîn
Erbâb-ı sıdk u ma’dilet ü re’fet ü hayâ
Açıklama : Ey doğruluk, adalet, merhamet ve haya sahibi dört olsun dostun, din ülkesinin gözdeleri olan!
276. Beyit :
Devrün bu dört fasıl ile bir mu’tedil zamân
Şer’ün bu dört rükün ile bir mu’teber binâ
Açıklama : Zamanın, bu dört mevsim ile ılıman bir zamandır ve şeriatın, bu dört direk ile sağlam bir binadır.
277. Beyit :
Yâ Mustafâ Fuzûli-i muhtâca rahm edüp
İzhâr-ı iltifât ile kıl hâcetin revâ
Açıklama : Ey Muhammed Mustafa! Bu muhtaç Fuzuli’ye merhamet buyur da, iltifat gösterip, hacetini gider!..