12. KONU
Bu bir tarîk ile kesr-i nefsdür
Ve
Mukaddime-i medh-i Padişâh-ı asrdur
Açıklama : Bir Yolla Nefsin İsteklerini Kırma ve Asrın Padişahını Övmeye Başlangıç
350. Beyit :
Sâkî ne idi bu câm-ı gül-rûn
Kim eyledi hâlümi diger-gûn
Açıklama : Ey Saki! Bu gül renkli kadeh neydi ki, beni böyle bambaşka bir hale koydu?
351. Beyit :
Ser-mest olubem sözüm hebâdur
Her lâf ki eyllerem hatâdur
Açıklama : Sarhoş olmuşum, sözlerim boş ve nafiledir. Ettiğim her laf hatadır.
352. Beyit :
Te’sîr salup dimâğâ teşvîr
Teşvîr mizâcum etdi tagyîr
Açıklama : Gösteriş merakı dimağıma tesir ederek saf ve temiz mizacımı bozdu.
353. Beyit :
Men handan ü lâf-ı lutf-ı güftâr
Kim söz demeğe olam sezâvâr
Açıklama : Ben nerde, söz nerde; kaldı ki şiir söylemeğe lâyık olayım!
354. Beyit :
Olsaydı menün sözümde bir hâl
Elbette olurdum ehl-i ikbâl
355. Beyit :
Müstevcib-i izz ü câh olurdum
Şâyeste-i bârgâh olurdum
356. Beyit :
Makbûl düşerdüm âstâna
Manzûr-ı şehenşeh-i zemâne
Açıklama 354-356 : Eğer benim sözümde bir tat olsaydı, elbette bahtım yaver giderdi de izzet ve hürmete hak kazanır, yüce divana lâyık olur, sarayda kabul görür, zamanın padişahının ilgisine mazhar olurdum.
357. Beyit :
Ol pâdişeh-i bülend-bîniş
Kim hâk-i rehidür âferîniş
Açıklama : O yüksek görüşlü padişah; ki, yaratılmışlar, onun ayağının tozudur.
358. Beyit :
Müstahfız-ı din penâh-ı islâm
Mahdûm-ı zaman melâz-ı eyyâm
Açıklama : Dinin koruyucusu, islâm (milletinin) sığıncı, zamanın efendisi ve günlerin barınağıdır.
359. Beyit :
Ebr-istihsân ü berk-kîne
Şâhenşeh-i Mekke vü Medîne
Açıklama : İhsanı bulut, kini ise şimşek gibi olan, Mekke ve Medinenin padişahıdır.
360. Beyit :
Müstakdim-i hak mühill-i bâtıl
Sultân-ı murâd-bahş-ı âdil
Açıklama : Hakkı ayakta tutan, batılı yok eden ve muradlar bağışlayan adaletli sultandır.
361. Beyit :
Erbâb-ı hüner ümîdgâhı
Türk ü Arab ü Acem penâhı
Açıklama : Sanat ve hüner sahiplerinin ümit kapısı, Türk’ün, Arab’ın ve Acem’in sığınağıdır.
362. Beyit :
Deryâ kimi eyleyen demâdem
Endîşe-i kurb ü bud’-ı âlem
363. Beyit :
Lutf ile veren yahıma lû’lû
Ebr ile yırağa gönderen su
Açıklama 362-363 : Derya gibi, her zaman dünyanın yakını ve uzağını kaygısını çekip; lutfu ile yakına inci dağıtan, uzağa ise bulutla su gönderendir.
364. Beyit :
Lû’lûsını eyleyen cihan-tâb
Leb-teşneleri dür ile sîr-âb
Açıklama : İncisi ile cihanı aydınlatan, suyu ile de, susamışları suya kandırandır.
365. Beyit :
Gerdun kimi lutf edende zâhir
Dâmen dâmen töken cevâhir
366. Beyit :
Gün kimi olanda cûdâ mazhar
Hırmen hırmen nisâr eden zer
Açıklama 365-366 : Gökler gibi, lutfunu gösterdiğinde, etekler dolusu cevahir döken; güneş gibi, cömertliğin kaynağı olduğunda, harmanlar dolusu altın saçandır.
367. Beyit :
Tugrâ-yı misâl-i Âl-i Osman
Sultan-ı sipeh-şiken Süleyman
Açıklama : Osman oğullarının fermanının tuğrası, asker kıran Sultan Süleyman’dır.
368. Beyit :
Yerde düşer olsa feyzi hâke
Ta’n eyleye hâk ruh-ı pâke
Açıklama : Yerde, onun feyzi toprağa düşecek olsa, toprak temiz ruhu beğenmez olur;
369. Beyit :
Gökde nazar etse bir hümâya
Hurşîde salur hümây sâye
Açıklama : Gökde ise ( O ), bir hüma kuşuna bakar olsa, hüma, güneşe bile gölge salacak hale gelir.
370. Beyit :
Ger şarka urur sinân-ı ser-keş
Gün kimi çıhar sipihre âteş
Açıklama : Eğer dik başlı mızrağını doğuya vursa, güneş gibi gökyüzüne ateş saçar;
371. Beyit :
V’er garba çalarsa tîg-i bürrân
Gerdûne yeter şafak kimi kan
Açıklama : Ve eğer keskin kılıcını batıya çalsa, şafak gibi kırmızı kan göğe sıçrar.
372. Beyit :
Dün çerh yana nigâh kıldum
Nezzâre-i levh-ı mâh kıldum
Açıklama : Dün gökyüzüne doğru yüzümü çevirdim ve Ay’ın levhasına bir baktım;
373. Beyit :
Gördüm bu hatı ki hâme-i hûr
Ol levhde eylemişdi mastûr
Açıklama : Gördüm ki, hurilerin kalemi o levhaya şu yazıyı nakşetmiştir.