16. KONU
Bu Tugrâ-yı Misâl-i Mahabbetdür ve Dîbâce-i Dîvân-ı Mihnetdür
Açıklama : Sevgi Fermanının Tuğrası ve Mihnet Divanının Önsözü
474. Beyit :
Dihkân-ı hadîka-i hikâyet
Sarrâf-ı cevâhir-i rivâyet
475. Beyit :
Ma’nî çemenine gül tikende
Söz riştesine Güher çekende
Açıklama 474-475 : Hikâye bahçesinin bahçevanı mânâ çimenine gül diktiğinde ve rivayet cevherinin sarrafı söz ipliğine inci dizdiğinde;
476. Beyit :
Kılmış bu revişde nüktedanlığ
Gül-rîzliğ ü Güher-feşanlığ
Açıklama : Şu şekilde nükteler sarf etmiş, güller saçmış ve inciler dağıtmış :
477. Beyit :
Kim hayl-i Arabda bir cevan-merd
Cem’iyyet-i izz ü câh ile ferd
478. Beyit :
Müstecmi’-i cümle-i fezâil
Bulmışdı riyâset-i kabâil
Açıklama 477-478 : Vaktiyle, Arap kavminden şeref ve itibar sahibi olmak hususunda eşsiz, bütün faziletleri şahsında toplamış asil bir insan, kabilelere başkan olmuştu.
479. Beyit :
Emrine Arab mutî’ü münkâd
Geh Basra makâmı gâh Bağdâd
Açıklama : Bütün Araplar onun emrine itaatle baş eğmişlerdi. Bazen Basra’yı, bazen Bağdad’ı karargah turardı.
480. Beyit :
Bir buk’ada olmayup karârı
Gezmekde geçerdi rüzgârı
Açıklama : Bir yerde karar kılmaz; zamanı, gezmekle geçerdi.
481. Beyit :
Her lahza ururdı ol yegâne
Serçeşmelere siyâh hâne
Açıklama : O biricik, her an su kenarlarına kara konaklar kurar;
482. Beyit :
Seyr eyler idi sürüp tena’um
Gözler üzere misâl-i merdüm
483. Beyit :
Evzâ’-ı hıyâm-ı müşg-fâmı
Halka şeb-i Kadr tek girâmî
Açıklama 482-483 : Oralarda safâler sürerek, gözler içinde gözbebeği misali ve halk içinde Kadir gecesi gibi aziz olan misk renkli çadırların vaziyetini seyr eyler idi.
484. Beyit :
Her menzile kim güzâr ederdi
Sahrânı benefşezâr ederdi
Açıklama : Her nereye yolu düşse, sahraları menekşe bahçesi haline getirirdi.
485. Beyit :
Gülzârlar içre lâle çağı
Benzerdi evine lâle dâğı
Açıklama : Lâle çağında, gül bahçesi içindeki evi, lâlenin üzerindeki siyah beneğe benzemekteydi.
486. Beyit :
Emvâli cemî’-i cinsden çoh
Ammâ bu cihanda vârisi yoh
Açıklama : Her insten malı mülkü çoktu, ama dünyada varisi yoktu.
487. Beyit :
Ger kılsa anı telef havâdis
Yoh bir halefi ki ola vâris
Açıklama : Hadiseler kendisini telef etse, bir halefi yoktu ki varisi olsun.
488. Beyit :
Ferzendsüz âdemî telefdür
Bâkî eden âdemi halefdür
Açıklama : Oğulsuz insan, telef olmuş sayılır. İnsanı ölümsüz kılan, halefidir.
489. Beyit :
Nesl ile olur bekâ-yı insân
Nazm-ı beşer ü nizâm-ı devrân
Açıklama : İnsanlığın bekası, beşeriyetin ve dünyanın düzeni nesil ile olur.
490. Beyit :
Can cevherinde bedeldür evlâd
Evlâd koyan koyar hemîn âd
Açıklama : Evlat, can mücevherine bedeldir. Dünyada evlat bırakan, adını ebedîleştirir.
491. Beyit :
Hoş ol ki halefden ola hoş-dil
Dünyâda bir oğlı ola kâbil
Açıklama : Ne mesuttur o kişi ki; dünyada kabiliyetli bir oğlu olup da halefden yana gönlü rahattır!
492. Beyit :
Pîrâyesi ola destgâha
Sermâyesi ola izz ü câha
Açıklama : Bu oğul onun tezgâhının süsü, mevki ve şerefinin sermayesi olur.
493. Beyit :
Ah er ola bir sefîh ü ser-keş
Etvârı kerîh ü Hulki nâhaş
Açıklama : Fakat eğer akılsız ve serkeş, hareketleri çirkin ve ahlâkı nahoş olursa, ne yazıktır!..
494. Beyit :
Teşnî’ ohına olup nişâne
Bîzâr ola andan ate ane
Açıklama : Ana, babası sürekli ayıplama oklarına hedef olarak ondan bıkıp usanırlar.
495. Beyit :
Elkısa ol afdal-i kabâil
Ol pîr-i hamîdetü’l-hasâil
496. Beyit :
Ferzende olup hemîşe tâlib
Tahsîl-i bekâ-yı nesle râgıb
497. Beyit :
Çoh mâh-likâ sanemler aldı
Çoh turfe zemîne tohm saldı
Açıklama 495-497 : Hasılı, o kabilelerin en erdemli insanı ve iyi huylusu olan o reis, devamlı çocuk sahibi olmayı isteyerek ve neslinin bekasını temin etmeye çalışarak birçok ay yüzlü güzeller aldı ve çok taze zeminlere tohum saldı.
498. Beyit :
Çoh nezrler etdi her mezâra
Çoh kıldı nîyâz Kirdgâra
Açıklama : Her önüne gelen türbeye sayısız adaklar adadı ve Allah’a pek çok yalvardı.
499. Beyit :
Te’sîr kılup figân ü âhı
Avn etdi inâyet-i İlâhî
Açıklama : Sonunda feryad ve figanı tesirli oldu da Allah’ın inayeti imdada yetişti.
500. Beyit :
Bir gece açıldı bâb-ı rahmet
Buldı eser-i duâ icâbet
Açıklama : Bir gece rahmet kapısı açıldı ve duanın kabulü gerçekleşti.
501. Beyit :
Maksad şem’i münevver oldı
Sandûk-ı emel dür ile doldı
Açıklama : Arzusunun mumu yandı ve emel sandığı inci ile doldu.
502. Beyit :
Tedrîc ile kıldı kilk-i takdîr
Nakş-ı garazı rahimde tasvîr
Açıklama : Takdir kalemi arzusunun nakşını rahimde yavaş yavaş şekillendirdi.
503. Beyit :
Ber verdi nihâl-i bâğ-ı maksûd
Açıldı gül-i hadîka-i cûd
Açıklama : İstek bahçesinin fidanı yemiş verdi ve cömertlik bahçesinin gülü açıldı!
504. Beyit :
Çün va’de erişdi doğdı bir ay
Hurşîd ruhiyle âlem-ârây
Açıklama : Vâde erişince öyle bir ay doğdu ki; güneş onun yanağından aldığı ışıkla alemi süslemekte…
505. Beyit :
Şâd oldılar andan ate ane
Şükrâne verildi çoh hizâne
Açıklama : Anne baba ondan pek sevindiler ve şükür olarak hazineler dağıttılar.
506. Beyit :
Elkıssa ademden oldı peydâ
Bir tıfl-ı müzekker ü müzekkâ
Açıklama : Velhasıl, yokluktan bir kusursuz erkek çocuk vücuda geldi :
507. Beyit :
Hurşîd kimi kemâle kâbil
İsâ kimi tıflıkda kâmil
Açıklama : Güneş gibi yükselmeye kabiliyetli, İsa gibi daha çocukluğunda kâmil (idi).
508. Beyit :
Ol dem ki bu hâkdâna düşdi
Hâlini bilüp figâna düşdi
Açıklama : Yeryüzüne düşer düşmez halini bilerek figana başladı.
509. Beyit :
Âhır günine evvel eyleyüp yâd
Ahıtdı sirişk kıldı feryâd
Açıklama : Son gününe önceden düşünerek gözyaşı döktü ve feryad etti.
510. Beyit :
Ya’nî ki vücûd dâm-ı gamdur
Azâdelerun yeri ademdür
511. Beyit :
Her kim ki esîr olur bu dâma
Sabr etse gerek gam-ı müdâma
Açıklama 510-511 : Sanki şöyle diyordu: “Varlık, gam tuzağıdır; hürlerin yeri ise yokluktur. Kim bu tuzağa düşerse, artık ebedî sıkıntılara katlansa gerekir.”
512. Beyit :
Olmışdı zebân-ı hâli gûyâ
Söylerdi ki ey cefâcı dünyâ
513. Beyit :
Bildüm gamunı senün ki çohdur
Gam çekmeğe bir harîf yohdur
Açıklama 512-513 : Hal dilini konuşur olmuştu… Diyordu ki: “Ey cefacı dünya! Anladım ki senin gamın çoktur ve bu gamları çekmeğe bir usta yoktur.”
514. Beyit :
Geldüm ki olam gamun harîfi
Gel teribe kıl men-i zaîfi
Açıklama : “Geldim ki gama çekmenin ustası olayım. Gel ben zayıfın görgüsünü artır!”
515. Beyit :
Er handa gam olsa kılma ihmâl
Cem’ eyle dil-i hazînüme sal
Açıklama : Her nerede gam bulunursa; ihmal etme, topla hepsini benim gönlüme sal!..
516. Beyit :
Hem ver mana gam yemek kemâil
Hem âlemi gamdan eyle hâlî
Açıklama : Hem bana gam çekme olgunluğunu bağışla, hem de alemi gamdan halâs eyle!..
517. Beyit :
Peyveste meni esir-i gam kıl
Kem kılma nasîbümi kerem kıl
Açıklama : Beni daima gam esiri kıl!.. Kerem eyle (gamdan) nasibimi az eyleme!...
518. Beyit :
Zevk ile geçürme rûzgârum
Fânî olana yoh i’tibârum
Açıklama : Zamanımı zevk ile geçirtme; (çünkü) fani olana itibarım yoktur.
519. Beyit :
Ey aşk garîb-i âlem oldum
Âvâre-i vâdi-i gam oldum
Açıklama : Ey aşk! Alemin garibi, gam vadisinin avaresi oldum.
520. Beyit :
Tedbîr-i gam etmek olmaz oldı
Geldüm gerü getmek olmaz oldı
Açıklama : Gama çare bulmanın imkânı kalmadı; ( bu dünyaya) geldim; artık geri dönmek mümkün değil.
521. Beyit :
Senden dilerem meded ki dâim
Temkînüm ola senünle kâim
Açıklama : Senden daima meded diliyorum ki huzur ve sükûnum seninle kaim olsun.
522. Beyit :
Bir bezmde kim şârabı kandur
Sâkî cellâd-ı bîemandur
523. Beyit :
Bir mey mana sun ki mest ü medhûş
Dâim özümi kılam ferâmûş
Açıklama 522-523 : Şarabı kan ve sakisi amansız cellad olan bu meclisde bir şarap olsun ki, mest ve dehşete düşmüş olarak daima kendimi unutayım;
524. Beyit :
Ne geldüğümi bilem cihâna
Ne anı ki nişedür zemâne
Açıklama : Ne cihana geldiğimi bileyim, ne de zamanın ne olduğunu öğreneyim!
525. Beyit :
Âlem gözüme görünmeye hîç
Bu riştede bulmayam ham u pîç
Açıklama : Alem gözüme hiç görünmesin ve bu hayat ipinde hiç kıvrım ve düğüm bulmayayım!
526. Beyit :
Dâye anı pâk kıldı kandan
Kaldurdı bu tîre hâkdandan
Açıklama : Dadısı onu kandan temizleyerek bu kara yerden kaldırdı.
527. Beyit :
Guslin verüp âb-ı çeşm-i terden
Süt yerine verdi kan ciğerden
Açıklama : Onu taze göz yaşı ile yıkayarak, süt yerine, ciğerinden kan verdi.
528. Beyit :
Akvâm u kabâili olup şâd
Ol nev-rese Kays koydılar ad
Açıklama : Kavim ve kabilesi sevinerek o küçüğe Kays adını verdiler.
529. Beyit :
Can ile kılurdı dâye i’zâz
Esbâb-ı kemâl-i terbiyet sâz
Açıklama : Dadı, canla başla ona ihtimam gösteriyor, en güzel şekilde büyütülmesi için ne lâzımsa yapıyordu.
530. Beyit :
Lâkin o edüp hemîşe nâle
Hoşnûd değüldi hîç hâle
Açıklama : Lâkin o boyuna feryat editordu; halinden hiç hoşnut değildi.
531. Beyit :
A’zâsın edüp eliyle efgâr
Eylerdi müdâm nâle-i zâr
Açıklama : Azalarını elleriyle yaralıyor, mütemadiyen inleyerek ağlıyordu.
532. Beyit :
Süt içse sanurdı kim içer kan
Emcek görünürdi ana peykân
Açıklama : Süt içse, kan içti sanıyor; meme ona ok gibi görünüyordu.
533. Beyit :
Yoh idi firîb ile kârarı
Yanında firîbün i’tibârı
Açıklama : Oyun ile avunmuyor, oyuncağa bakmıyordu.
534. Beyit :
Bir gün anı gezdürürdi dâye
Derdini yetürmeğe devâya
Açıklama : Bir dün dadısı derdine deva bulmak için çocuğu gezdirmekte idi;
535. Beyit :
Bir evde meğer ki bir perî-veş
Ol tıflı görüp besî müşevveş
Açıklama : O sırada evin birinde peri gibi bir güzel, bu çocuğu çok üzgün ve şaşkın gördü;
536. Beyit :
Rahm etdi eline aldı bir dem
Tıfl anı görünce oldı hurrem
Açıklama : Acıyıp, onu bir an için kucağına aldı. Çocuk onu görünce sevinçle doldu;
537. Beyit :
Hüsnine bahup karâr dutdı
Feryâd ü figânını unutdı
Açıklama : Güzelliğine bakıp sustu; feryat ve figanını unuttu;
538. Beyit :
Oldukça elinde oldı handân
Düşdükde elinden etdi efgân
Açıklama : Onun ellerinde bulundukça hep güldü, kucağından uzaklaştığında da ağlamaya başladı;
539. Beyit :
Mâhiyyetini çü dâye bildi
Ol mâhı ana enîs kıldı
Açıklama : Dadı, durumu kavrayınca o ay yüzlüyü çocuğa yoldaş eyledi;
540. Beyit :
Oldı bu dahi anunla mu’tâd
Ne dâye ne ane eyledi yâd
Açıklama : Çocuk da ona bağlanarak ne dadı aradı ne ana…
541. Beyit :
Zâtında çü var idi mahabbet
Mahbûb görünce dutdı ülfet
Açıklama : Kendinde muhabbet olduğu için, (o) güzeli gördüğünde alışıp kaynaştı.
542. Beyit :
Aşk idi ki oldı hüsne mâil
Hüsni ne bilürdi tıfl-ı gâfil
Açıklama : Aşk idi aslında güzelliğe meyleden; yoksa zavallı bir çocuk güzelliği ne bilirdi!..
543. Beyit :
Ma’lûm idi ehl-i hâle ol hâl
Kim nüsha-i aşkdur bu timsâl
544. Beyit :
Elbette bu tıflı zar eder aşk
Âşüfte-i rûzgâr eder aşk
Açıklama 543-544 : Hal ehli insanlar bu durumun bir aşk örneği olduğunu, bu çocuğu da elbette sadece aşkın ağlatıp inlettiğini, onu böyle dünyasının en perişanı haline getirenin aşk olduğunu biliyorlardı.
545. Beyit :
Elbette kılur bu subh te’sîr
Hurşîd çıhup olur cihan-gîr
Açıklama : Elbette bu sabah, tesirini gösterecek; güneş doğacak ve dünyayı tutacaktır.
546. Beyit :
Çün terbiyeti edip o dâye
Verdi eser-i tamâm ol aya
547. Beyit :
Gün günden edüp kemâl hâsıl
Ol mâhı nev oldı bedr-i kâmil
Açıklama 546-547 : Dadı, çocuğu güzelce yetiştirip, o aya tam bir eser hüviyeti verdikten sonra, o yeni ay her gün biraz daha gelişerek tam bir dolunay haline geldi.
548. Beyit :
Geldükçe mey-i vefâdan eyyâm
Her devrde sundı ana bir câm
Açıklama : Günler, geldikçe her devirde ona vefa şarabından bir kadeh verdi.
549. Beyit :
Tâ kıldı anı tamâm ser-mest
Tedrîc ile dâm-ı aşka pâ-best
Açıklama : Nihayet onu tam anlamıy ile mest ederek yavaş yavaş ayağını aşk tuzağına bağladı.
550. Beyit :
Çün sür’at ile dönüp zemâne
On yaşına yetdi ol yegâne
551. Beyit :
Babasına muktezâ-yı âdet
Farz oldı ki anı ede sünnet
Açıklama 550-551 : Zaman hızla geçerek , o biricik, on yaşına ulaştığında babasına adet gereği, onu sünnet ettirmek farz oldu.
552. Beyit :
Cem etdi ehâli-i diyârı
Her sâhib-i izz ü i’tibârı
Açıklama : Memleket ahalisini, bütün şeref ve itibar sahiplerini topladı.
553. Beyit :
Bezl eyledi ol kadar zer ü sîm
Kim yetdi kıyâsa farkdan bîm
Açıklama : O kadar altın ve gümüş harcadı ki, fakirlik korkusu son haddini buldu.
554. Beyit :
Halk anda görende kesret-i mâl
Bîm oldı ki mün’akis ola hâl
Açıklama : Halk orada bu kadar çok mal görünce, durumun tersine döneceğinden korkulmaya başlandı.
555. Beyit :
Ol sâf-zamîr ü pâk-meşreb
Bir bezmgeh eyledi müretteb
556. Beyit :
Kim görmedi anı çeşm-i sâgar
Cemşîdden özgeye müyesser
Açıklama 555-556 : O saf gönüllü ve temiz tabiatlı adam öyle bir meclis düzenledi ki; kadehin gözü, böyle bir meclisin şimdiye kadar Cemşid’den başkasına nasip olduğuna şahit olmamıştı.
557. Beyit :
İtmâma yetüp tarîk-i sünnet
Ta’lîm-i ulûma yetdi nevbet
Açıklama : Sünnet işi bittikten sonra, sıra ilim öğretilmesine geldi.
558. Beyit :
Esbâb ana eyleyüp merettep
Verdiler anunla zîb-i mekteb
Açıklama : Çocuğa ders levâzımatı hazırlayıp, onunla mektebe süs verdiler.