8. KONU
Bu şeb-i mi’râc şânıdır
Ve
Tulû’-i âfitâb-ı âsmânî dâstanıdur
Açıklama : Mirac Gecesinin Şânı ve Gökyüzü Güneşinin Doğuşunun Destanı
218. Beyit :
Çün feyz-i vücûdun ile ey pâk
Reşk-i felek oldı arsa-i hâk
Açıklama : Ey pâk (insan)! Varlığının feyzi ve bereketi ile yeryüzü, gökyüzünün kıskançlığına sebep oldu.
219. Beyit :
Dîdârunı görmeği melekler
Pâ-bûsuna yetmeği felekler
220. Beyit :
Çoh eyleyüp ıztırâb peydâ
Allâhdan etdiler temennâ
Açıklama 219-220 : Melekler (senin) güzel yüzünü görmeyi, felekler de ayağına baş koymayı çok ızdırıplar çekerek Allah’tan dilediler.
221. Beyit :
Bir yahşı zaman şereflü sâat
Ref’ oldı duâlara icâbet
Açıklama : Bir iyi zamanda ve şerefli bir saatte, duaların kabulü perdesi aralandı;
222. Beyit :
Cibrîl etüp yetürdi fermân
K’ey serv-i riyâz-ı ilm ü irfan
223. Beyit :
Ey kadri bülend pâdişeh dur
Lutf et şeb-i Kadr kadrin artur
Açıklama 222-223 : Cebrail gelip şu fermanı getirdi: “Ey ilim ve irfan bahçesinin selvisi, ey kadri yüce padişah, kalk; lutfet de Kadir gecesinin değerini artır!”
224. Beyit :
Hurşîdüni arşa sâye kılgıl
Mi’râcı bülend-pâye kılgıl
Açıklama : “Güneşini Arş’a gölge eyle!. Miracın değerini yücelt!..”
225. Beyit :
Ref’ eyle hicâb-ı mâsivânı
Seyr eyle mekân-ı lâmekânı
Açıklama : “Masiva perdesini kaldır, mekansızlık mekânını seyret!”
226. Beyit :
Muştâk-ı cemâldür melekler
Muhtâc-ı visâldür felekler
Açıklama : “Melekler güzel yüzünü özlüyorlar, felekler visaline muhtaçlar.”
227. Beyit :
Eyvân-ı sipihrde sitâre
Min min göz açupdur intizâra
Açıklama : “Gökyüzünün eyvanında yıldızlar seni beklemeye binlerce göz açmışlar.”
228. Beyit :
Hoş ol ki minüp Burâka hoş-hâl
Buldun derecât-ı izz ü ikbâl
Açıklama : Ne hoş bir andı ki, saadetle Burak’a bindin de izzet ve ikbal derecelerine yükseldin.
229. Beyit :
Bastun ayağun bu çâr-tâka
Çıhtun derecât-ı nüh-revâka
Açıklama : Ayağını bu çardağa (dünyaya) bastın ve göklerin dokuz katına yükseldin.
230. Beyit :
Na’leylüne sürdi yüz meh-i nev
Hurşîd ruhünden aldı pertev
Açıklama : Yeni ay senin pabuçlarına yüz sürdü. Güneş ise ışığını senin yüzünden aldı.
231. Beyit :
Gösterdi Utârid ihtirâmun
Hat verdi ki men senün gulâmun
Açıklama : Utarid sana sonsuz hürmet gösterdi ve “Ben senin hizmetçinim” diye yazı verdi.
232. Beyit :
Nahîdün edüp füzun neşâtın
Bezm-i tarab eyledün bisâtın
Açıklama : Zühre yıldızının neş’esini artıraraki yaygısını eğlence meclisi yaptın.
233. Beyit :
İkbâlün olup karîn-i hurşîd
Öğretdi Mesîh’e resm-i tecrîd
Açıklama : Talihin güneşe yaklaşıp, Mesih’e tecrid yolunu öğretti.
234. Beyit :
Tîğunda bulup nizâm eyyâm
Ta’lîm-î şecâat aldı Behrâm
Açıklama : Günler senin kılıcında düzen buldu. Merih yıldızı da ( kılıcından) kahramanlık dersi aldı.
235. Beyit :
Bircîse müsâid oldı ikbâl
Feyz-i kademünden oldı hoş-hâl
Açıklama : Talih müşteriye uygun düşünce, senin ayağının uğrundan ötürü işleriyoluna girdi.
236. Beyit :
Keyvan şeb-i Kadrin eyledün rûz
Oldun ana şem-i meclis-efrûz
Açıklama : Satürn’ün Kadir gecesini gündüze çevirdin; onun meclisini aydınlatan ışık oldun.
237. Beyit :
Râyet saf-ı sâbitâta çekdün
Ol mezraa mihr tohmın ekdün
Açıklama : Sabit yıldızlar safına bayrak çektin; o tarlaya sevgi tohumunu ektin.
238. Beyit :
Kıldun felek atlasını rengîn
Ol mahfile verdün özge âyîn
Açıklama : Felek atlasının renklendirdin; O mahfile bir başka şekil verdin.
239. Beyit :
Levh u kalemi müzeyyen etdün
Kürsî ile arşı rûşen etdün
Açıklama : Levhi ve kalemi süsledin; Kürsi’yi ve Arş’ı aydınlattın.
240. Beyit :
Cibrîl’i koyup Burâk’ı saldun
Tevhîd yolında ferd kaldun
Açıklama : Cebrail’i ( Sidre’de) bırakup Burak’ı koşturdun; tevhid yolunda tek başına kaldın.
241. Beyit :
Ref’ oldı sana hicâb-ı mâbeyn
Nüzhetgehün oldı kâbe kavseyn
Açıklama : Aradaki perde senin için kaldırıldı; Kabe kavseyn senin seyrangâhın oldu.
242. Beyit :
Getdün oraya ki getmek olmaz
Yetdün oraya ki yetmek olmaz
Açıklama : Öyle bir yere gittin ki, gidilmesi mümkün değil; öyle bir yere ulaştın k,, ulaşılması mümkün değil.
243. Beyit :
Bizden Hak’a arzlar yetürdün
Hak’dan bize müjdeler getürdün
Açıklama : Bizden Hakk’a dilekler ulaştırdın; Hak’dan ise bize müjdeler getirdin.
244. Beyit :
Lutf etti sana inayet-i Hak
Tevfîk-i nefâz-ı emr-i mutlak
Açıklama : Hakk’ın inayeti, sana görevini tam olarak yerine getirme gücünü lutfetti.
245. Beyit :
Hem mahzen-i ma’rifet kilîdi
Hem ni’met-i merhamet ümîdi
Açıklama : Hem, marifet mahzeninin kilidini, hem merhamet nimeti ümidini (bahşetti).
246. Beyit :
Deryâda olup ganî güherden
Zevk ile dönende ol seferden
247. Beyit :
Germ idi henüz hâbgâhun
Cünbişde gubâr-ı hâk-i râhun
Açıklama 246-247 : Deryada (eteğini) inci ile doldurup, zevk ile o seferden döndüğünde, yatağın henüz sıcaktı ve, yolunun tozu toprağı daha uçuşmakta idi.
248. Beyit :
İnsâf hemin ola siyâhat
Beyle sefer ile istirâhat
Açıklama : Doğrusu, seyahat işte böyle, yolculukta neş’e ve ihsana nail olmak bu şekilde olur.
249. Beyit :
Oldı sana munca feyz hâsıl
Bu vâkıadan zemâne gâfil
Açıklama : Sen bunca feyz ve bereketler elde ettin; fakat insanlar bu vakıadan habersizdirler.
250. Beyit :
Gâfilleri eyledün haberdâr
Esrâr-ı nihânı etdün ızhâr
Açıklama : Gafilleri haberdar eyledin ve gizli sırları açığa vurdun.
251. Beyit :
Açdun der-i iltifât u in’âm
Verdün gereğince her kime kâm
Açıklama : İltifat ve nimetler kapısını açtın ve herkese gereğince saadetler dağıttın.
252. Beyit :
Çün şefkat-i âmun oldı maksûm
Lutf eyle meni hem etme mahrûm
Açıklama : Herkesi kuşatan şefkatin taksim edildiğinde, lutfet de beni mahrum etme!
253. Beyit :
Bîçâre Fuzûliyem ki zârem
Züll-i güneh ile hâksârem
Açıklama : Biçare Fuzuli’yim; ağlayıp inliyorum; günah zilleti yüzünden perişanım.
254. Beyit :
Tedbîrde süstem ü sebük-rây
Sen bir meded etmesen mana vay
Açıklama : Tedbirde gevşek ve iradesizim; sen yardım etmezsen, vay halime!..
255. Beyit :
Ey meş’ale-i tarîk-ı târîk
V’ey râh-nümâ-yı râh-ı bârîk
Açıklama : Ey karanlık yolların meş’alesi ve ey dar geçitlerin kılavuzu!..
256. Beyit :
İhsânunı hâdi-i tarîk et
Bir feyz-i nazar mana refîk et
257. Beyit :
K’âlâyiş-i ihtilâfdan pâk
Pey-revligün eyleyem tarabnâk
258. Beyit :
Gülzâr-ı vücûdum ede sîr-âb
Bârân-ı rızâ-yı âl ü ashâb
Açıklama 256-258 : İhsanını yol gösterici eyle; lutufkâar bakışını bana yoldaş kıl; ki, ihtilaf bulağından kurtulmuş olarak, coşkun bir sevinçle izinden gideyim; (böylelikle) âl ve ashâbının rızasının yağmuru, varlığımın gülbahçesini suya kandırsın.